bugün
- icardi1905 silik olsun kampanyası31
- modern kadinin ucuz ve kolay ulasilabilir olmasi16
- ak partiliyi çok fena döven chp belediye başkanı8
- avrupanın yarrağı yemesi yakındır18
- kent lokantası niye bedava değil demek22
- nervio'ya aşık olmak11
- manyak olmaya karar verdim silik olsun kampanyası9
- evlilik15
- türkiyede çok abartılan arabalar9
- balayını italyada yapmak isteyen nişanlı16
- escort fiyatlarının güncellenmesi11
- karınıza range rover alır mısınız23
- chp'li o tekin'in öcalan'ın fotosu ile pozu38
- diyanet işleri başkanına audi 6 tahsis edilmesi10
- anın görüntüsü16
- demet akalın'ın zeka seviyesi12
- ilk buluşmada çorumlu olduğunu ağzından kaçırmak8
- icardi190517
- ali erbaş18
- türkiye işçi partisi11
- futbolcu ismiyle nick almak15
- çin halk cumhuriyeti8
- ellerim bos gonlum hos9
- kalbin sadece bir kişiyi seveceği saçmalığı18
- ruh okuzu9
- 31 mart 2024 cumhuriyet halk partisinin zaferi8
- sözlük kızlarının don renkleri14
- aynı dizileri tekrar tekrar izlemek8
- karımın çok mutlu olacağı gerçeği14
- boşuna yaşıyorum hissi16
- patiswiss21
- kadınların boşanmış erkeğe bakışı9
- merfulu8
- sözlük kızlarının ayakkabıları18
- 23 nisan ulusal egemenlik ve çocuk bayramı15
- bir kadında ilk baktığınız yer neresi28
- ups boobss nerelerde ramazan da bitti8
- akrep burcu8
- siklememenin getirdiği huzur12
- yakışıklı erkeği çirkin gösterecek şeyler16
- türk kızlarının beğenmediği erkek tipi12
- eloande'ye koca buluyoruz kampanyası10
- her yaptığı yemeği paylaşan kızın amacı10
- murat kurum kurudu gitti8
- haçta iken sevgili ile sevişmek günah mıdır11
- yunanistan bizden çalsa rahatsız olmayacağınız şey11
- akp seçmeni16
- online olup entry girmeyen yazarlar9
- bebek kokusu10
- fenerbahçe'nin bu sene de şampiyon olamaması23
sevdiği entry'ler
Ruhsal konulara ilişkin bireysel eklektik yaklaşımla nitelendirilen çağdaş batı kültüründe 20.yüzyıl sonlarında ortaya çıkan, sınırları ve alt gruplarıyla geniş bir uygulama ve inanç alanına işaret eden alternatif ruhsal hareketlerin üst başlığı olan türsel bir terimdir. Herhangi bir değişmez, mutlak kutsal metin, dini kurum ve din adamları hiyerarşisinden uzak olduğundan din sosyolojisinde New Age'in geleneksel din ile arasındaki farkı ortaya koymak için akademik literatürde New Age'e, yarı dini (quasi-religion) veya dinleyici/izleyici kültü (audience cult) ve kült çevresi/ortamı (cultic mileu) şeklinde tanımlar getirilmiştir. Hareket daha çok uzman yayınevleri, müzik dükkanları, fuarlar ve internette görünürlük kazanmaktadır.
New Age 1980'lerin Amerikan kitle medyasında, meditasyon, kanal olma (channelling), reenkarnasyon, kristaller, psişik deneyim, holistik sağlık, UFO gibi konulara ilgi duyan alternatif ruhsal alt kültürleri tanımlamakta kullanılan popüler bir terim haline gelmiştir. Bu alt kültürlerin tipik aktiviteleri; meditasyon gruplarının çalışmalarına katılma, kitap, müzik, kristal ve tütsü gibi malzemeleri alma, ruhsal rehberler ve şifacılara danışmadır.
New Age düşüncesi 19. ve 20.yüzyıldaki Amerikan dini, felsefi ve psikolojik hareket ve gruplardan olduğu kadar Doğu mistisizmi ve Batı ezoterik geleneğinden de çeşitli ögelerin eklektik bir karışımıdır. Transandantalizm, Spiritualizm, New Thought gibi Amerika kökenli spiritüel akımlar, The Human Potential Movement (insan Potansiyeli Hareketi), Hümanist Psikoloji gibi psikolojik akımlar, Hinduizm, Zen Budizmi, Sufizm gibi tarihi spiritüel yollar, Christian Science (Hıristiyan Bilimi) gibi Hıristiyan şifa toplulukları teori ve pratik düzeyinde New Age düşüncesinin gelişimine katkıda bulunmuştur.
New Age literatüründe bilimsel terminoloji, 19. ve 20.yüzyılda ortaya çıkan dini, spiritüel, felsefi akımlardan ve doğu spiritüel geleneklerinden alınan terimler, benlik merkezli (Self-Spirituality) bir felsefi temelde yeniden yorumlayarak kullanılmaktadır. Bu terminolojide Tanrı, Tanrıça, Yüksek Benlik (High Spirituality), içsel Çocuk (inner Child), Mutlak Güç (Absolute Power) gibi ifadeler insanın iç potansiyel ve enerjilerini göstermektedir.
New Age özellikle şifa (healing) üzerinde durur. insanın içinde onun fiziksel ve psikolojik sorunlarının üstesinden gelmesini sağlayan kozmik bir güç vardır. Aynı güç evrende çeşitli güç merkezlerinden de (enerji hatları) yayılmaktadır. insanların bilinçlerinde gelişmeyle içlerindeki bu gücün farkına varacaklar böylelikle herhangi bir dışsal otoriteye (dini kurum, hiyerarşi, rehber vs.) ihtiyaç duymadan bu güçlerini kullanacaklardır. Astrolojik olarak dünyanın Kova Burcu Çağı'na (Age of Aquarian) girmesiyle dünya genelinde ortaya çıkacak spiritüel uyanış, bu güçlerin daha etkin bir şekilde kullanıldığı, daha spiritüel, huzur dolu bir dünyanın habercisi olacaktır.
(kaynak: http://tr.wikipedia.org/wiki/New_Age)
New Age 1980'lerin Amerikan kitle medyasında, meditasyon, kanal olma (channelling), reenkarnasyon, kristaller, psişik deneyim, holistik sağlık, UFO gibi konulara ilgi duyan alternatif ruhsal alt kültürleri tanımlamakta kullanılan popüler bir terim haline gelmiştir. Bu alt kültürlerin tipik aktiviteleri; meditasyon gruplarının çalışmalarına katılma, kitap, müzik, kristal ve tütsü gibi malzemeleri alma, ruhsal rehberler ve şifacılara danışmadır.
New Age düşüncesi 19. ve 20.yüzyıldaki Amerikan dini, felsefi ve psikolojik hareket ve gruplardan olduğu kadar Doğu mistisizmi ve Batı ezoterik geleneğinden de çeşitli ögelerin eklektik bir karışımıdır. Transandantalizm, Spiritualizm, New Thought gibi Amerika kökenli spiritüel akımlar, The Human Potential Movement (insan Potansiyeli Hareketi), Hümanist Psikoloji gibi psikolojik akımlar, Hinduizm, Zen Budizmi, Sufizm gibi tarihi spiritüel yollar, Christian Science (Hıristiyan Bilimi) gibi Hıristiyan şifa toplulukları teori ve pratik düzeyinde New Age düşüncesinin gelişimine katkıda bulunmuştur.
New Age literatüründe bilimsel terminoloji, 19. ve 20.yüzyılda ortaya çıkan dini, spiritüel, felsefi akımlardan ve doğu spiritüel geleneklerinden alınan terimler, benlik merkezli (Self-Spirituality) bir felsefi temelde yeniden yorumlayarak kullanılmaktadır. Bu terminolojide Tanrı, Tanrıça, Yüksek Benlik (High Spirituality), içsel Çocuk (inner Child), Mutlak Güç (Absolute Power) gibi ifadeler insanın iç potansiyel ve enerjilerini göstermektedir.
New Age özellikle şifa (healing) üzerinde durur. insanın içinde onun fiziksel ve psikolojik sorunlarının üstesinden gelmesini sağlayan kozmik bir güç vardır. Aynı güç evrende çeşitli güç merkezlerinden de (enerji hatları) yayılmaktadır. insanların bilinçlerinde gelişmeyle içlerindeki bu gücün farkına varacaklar böylelikle herhangi bir dışsal otoriteye (dini kurum, hiyerarşi, rehber vs.) ihtiyaç duymadan bu güçlerini kullanacaklardır. Astrolojik olarak dünyanın Kova Burcu Çağı'na (Age of Aquarian) girmesiyle dünya genelinde ortaya çıkacak spiritüel uyanış, bu güçlerin daha etkin bir şekilde kullanıldığı, daha spiritüel, huzur dolu bir dünyanın habercisi olacaktır.
(kaynak: http://tr.wikipedia.org/wiki/New_Age)
hasta
dışarda herkes içerken!
çay, süt!
ve yerken
muhallebi, tavukgöğsü, pasta!
burada adın (hasta)!
çorba
tasta
bence hastaların çoğu usta!
-1960'larda bakırköy ruh ve sinir hastalıkları hastanesi'nde yatan bir akıl hastasının şiir'i.
dışarda herkes içerken!
çay, süt!
ve yerken
muhallebi, tavukgöğsü, pasta!
burada adın (hasta)!
çorba
tasta
bence hastaların çoğu usta!
-1960'larda bakırköy ruh ve sinir hastalıkları hastanesi'nde yatan bir akıl hastasının şiir'i.
görsel
ben, ben olsam dilbilgisi kitaplarındaki tekil şahıs zamirlerini şu sıraya göre düzenlerdim:
sen, ben, o!
başta sen gelir, çünkü ben diye bir şey yok sen olmadıkça.
her ben, ben'liğini sen'le anlar.
-behçet necatigil.
ben, ben olsam dilbilgisi kitaplarındaki tekil şahıs zamirlerini şu sıraya göre düzenlerdim:
sen, ben, o!
başta sen gelir, çünkü ben diye bir şey yok sen olmadıkça.
her ben, ben'liğini sen'le anlar.
-behçet necatigil.
erol büyükburç yorumunun bende ayrı yeri var.
üniversiteden sınıf arkadaşım vardı. cüneyt. hani şu yeni yetmelerin kanka dediği cinsten.
28 senelik arkadaşım. yediğimiz içtiğimiz ayrı gitmezdi cüneytle.
93'teki metallica konserine de beraber gittik, yıllarca köprüaltındaki kemancı'ya da.
sonra okul bitti, hepimiz iş hayatlarına atıldık.
cüneyt evlendi, 2 tane güzeller güzeli çocuğu oldu. biri kız diğeri erkek. kız şimdi 6, oğlan 12 yaşında. sonra eşinden ayrıldı, çocuklar kendisinde kaldı. hem anne hem baba oldu çocuklara.
ben yıllar sonra istanbul'un kaosundan bunalıp antalya'ya geldim, yerleştim. o hep istanbuldaydı. hiç kopmadık kendisiyle. her sene yılda 7-8 kere gelirdi buraya. sonra " skerim lan, ben de ileride buraya yerleşeceğim " dedi, gitti geçen sene kaş'tan ev aldı.
her buluşmamızda hayaller kurduk geleceğe dair.
yaşlılığımızda antalya'da yaşayacağız, buyuk tekne alacağız, balığa çıkacağız, çocuklarımız burada bizi ziyarete gelecekler, vs, vs.
neyse, şarkı ile ilgili kısmı şu:
hep derdi ki: " olm, gün gelecek ben kızım selin'i evlendireceğim. düğününde de kızımla ilk dansımı erol buyukburc yorumu ile bu şarkı eşliğinde yapacağım "
her rakı masasında bu şarkıyı söyledik güle oynaya.
sonra o lanet gün geldi. geçen sene bir cuma akşamı çocukları hafta sonu için annesine bıraktı, evine geldi. bir kalp krizi, evde de kimse yok. pisi pisine gitti cüneyt.
söz verdim mezarının başında.
dedim ki : " sen bu şarkı ile o dansı kızının düğününde yapamadın. çocukların çocuklarım sayılır, ben bu şarkı ile; senin adına, o düğüne kadar ölmez da sağ kalırsam selinle dans edeceğim. "
umarım o günü görürüm be cüneyt.
http://www.youtube.com/watch?v=V3JjneTRl1Y
üniversiteden sınıf arkadaşım vardı. cüneyt. hani şu yeni yetmelerin kanka dediği cinsten.
28 senelik arkadaşım. yediğimiz içtiğimiz ayrı gitmezdi cüneytle.
93'teki metallica konserine de beraber gittik, yıllarca köprüaltındaki kemancı'ya da.
sonra okul bitti, hepimiz iş hayatlarına atıldık.
cüneyt evlendi, 2 tane güzeller güzeli çocuğu oldu. biri kız diğeri erkek. kız şimdi 6, oğlan 12 yaşında. sonra eşinden ayrıldı, çocuklar kendisinde kaldı. hem anne hem baba oldu çocuklara.
ben yıllar sonra istanbul'un kaosundan bunalıp antalya'ya geldim, yerleştim. o hep istanbuldaydı. hiç kopmadık kendisiyle. her sene yılda 7-8 kere gelirdi buraya. sonra " skerim lan, ben de ileride buraya yerleşeceğim " dedi, gitti geçen sene kaş'tan ev aldı.
her buluşmamızda hayaller kurduk geleceğe dair.
yaşlılığımızda antalya'da yaşayacağız, buyuk tekne alacağız, balığa çıkacağız, çocuklarımız burada bizi ziyarete gelecekler, vs, vs.
neyse, şarkı ile ilgili kısmı şu:
hep derdi ki: " olm, gün gelecek ben kızım selin'i evlendireceğim. düğününde de kızımla ilk dansımı erol buyukburc yorumu ile bu şarkı eşliğinde yapacağım "
her rakı masasında bu şarkıyı söyledik güle oynaya.
sonra o lanet gün geldi. geçen sene bir cuma akşamı çocukları hafta sonu için annesine bıraktı, evine geldi. bir kalp krizi, evde de kimse yok. pisi pisine gitti cüneyt.
söz verdim mezarının başında.
dedim ki : " sen bu şarkı ile o dansı kızının düğününde yapamadın. çocukların çocuklarım sayılır, ben bu şarkı ile; senin adına, o düğüne kadar ölmez da sağ kalırsam selinle dans edeceğim. "
umarım o günü görürüm be cüneyt.
http://www.youtube.com/watch?v=V3JjneTRl1Y
kendi okuma evrenimize göre olan bir listedir. daha önce yazdığım bir yazıyı buraya alıyorum efendim. iyi okumalar.
‘’Kitap insanın en iyi dostudur.’’
Sanırım bu sözü duymayan yoktur. ilk bakışta bu söze eleştirel bakılacak hiçbir yön yok gibidir. Peki burada kapitalizmin yine bir metalaştırma etkisi ile karşı karşıya değil miyiz sizce?
Metalaştırma nerden mi geldi aklıma?
Yakın zamanda TÜYAP kitap fuarına gittim de ondan. O kadar çok kalabalık bir kitle vardı ki önce sevindim, ülkede artık daha çok okuma faaliyeti var diye. Fakat alınan bazı kitapları, önünde kuyruk olunan bazı yayınevlerini, bazı yazarları ve tabii alınan kitaptan çok çekilen özçekim(selfie) fotoğraflarını görünce ister istemez bir nitelik-nicelik ayrımına gitmek zorunda hissettim kendimi.
Ben ‘’ne olursa olsun önemli olan bir şeyler okumak’’ kafasında biri değilim. Popüler kültürden ve özellikle ‘’en çok satanlar’’ listelerinden, olabildiğince uzak dururum. Bu yüzden bu tür kitap mezatlarından çok, sahaflarda gezinmeyi severim. Kitabı sadece satan değil aynı zamanda okuyan bir kitapçıdan almayı her zaman tercih ederim.
Modern zamanda insanın zamanı o kadar kısıtlı ki kitap okurken iyi bir seçici olması gerek. Ben her zaman ‘’kötü’’ bir kitap okumaktansa daha önce okuduğum ‘’iyi’’ bir kitabı tekrardan okumayı tercih ederim. Bu yüzden ne kadar listelerden hoşlanmadığımı belirtsem de yukarıda, bazı kitaplar ve yazarlar listesi vereceğim. Bunlar edebiyattan çok (edebiyat zevkleri genel olarak farklıdır ve değişebilir) kültür ve araştırma-inceleme alanından olacak ama bazı çok sevdiğim ve pek bilinmeyen edebi yapıtları da vereceğim bu listede.
EDEBiYAT DENEMELERi-iNCELEMELERi
Selahattin Hilav-Edebiyat Yazıları
Cemal Süreya-Şapkam Dolu Çiçekle
Cemal Süreya-Günübirlikler
Cemal Süreya-Güvercin Curnatası
Müslüm Yücel-Edebiyatta Ölüm ve Öntihar
Mina Urgan-Shakespeare ve Hamlet
Demir özlü-Borges’in Kaplanları
Ece Ayhan-Sivil Denemeler Kara
Ece Ayhan-Aynalı Denemeler
Mehmed Uzun-Dengbejlerim
FELSEFE ÜZERiNE
Macit Gökberk-Felsefe Tarihi
Selahattin Hilav-Felsefe El Kitabı
Selahattin Hilav-Felsefe Yazıları
Selahattin Hilav-Diyalektik Düşüncenin Tarihi
Orhan Hançerlioğlu-Düşünce Tarihi
Bertrand Russell-Sorgulayan Denemeler
OTOBiYOGRAFi VE BiYOGRAFiLER
Saime Göksu-Romantik Komünist
Musa Anter-Hatıratım
Yaşar Kemal-Yaşar Kemal Kendini Anlatıyor
Gün Zileli-Yarılma,Havariler,Sapak(üç kitap)
Vedat Türkali-Komünist
Mina Urgan-Bir Dinazorun Anıları
Müslüm Yücel-Abdullah Öcalan
Hasan Cemal-Kimse Kızmasın Kendimi Yazdım
Feyza Perinçek,Nursel Duruel- Cemal Süreya
Arife Keskiner-Binbir Renk Binbir Çiçek
Denis Bertholet-Sartre
Walter isaacson-Einstein
Margaret Muckenhoupt-Sigmund Freud
DÜŞÜNCELERiNiZi SORGULATACAK KiTAPLAR
Jean Paul Sartre-Aydınlar Üzerine
Edward Said-Oryantilizm(şarkiyatçılık)
Fikret Başkaya-Paradigmanın iflası
Ali Şeriati-Dine Karşı Din
Amin Maalouf-Ölümcül Kimlikler
Emma Goldman-Dans Edemeyeceksem Bu Benim Devrimim Değildir
Bertrand Russell-Aylaklığa Övgü
TARiH
Amin Maalouf-Arapların Gözünde Haçlı Seferleri
Halil inalcık-Osmanlı imparatorluğu Klasik Çağ(1300-1600)
Halil inalcık-Devleti Aliye I-II-III (üç kitap)
Gombrich-Sanatın Öyküsü
BiLiM
Albert Einstein,Leopald infeld-Fiziğin Evrimi
Ramazan Karakale-Atomun Peşinde
Cemal Yıldırım-Bilim Tarihi
Adnan Adıvar-Tarih Boyunca ilim ve Din
EDEBiYAT
Ferit Edgü-Hakkari'de Bir Mevsim
Kafka-Dönüşüm, Dava
Yaşar Kemal-Kuşlar da Gitti
Burhan Sönmez-Masumlar
Mehmet Taşdemir-Huzursuz
‘’Kitap insanın en iyi dostudur.’’
Sanırım bu sözü duymayan yoktur. ilk bakışta bu söze eleştirel bakılacak hiçbir yön yok gibidir. Peki burada kapitalizmin yine bir metalaştırma etkisi ile karşı karşıya değil miyiz sizce?
Metalaştırma nerden mi geldi aklıma?
Yakın zamanda TÜYAP kitap fuarına gittim de ondan. O kadar çok kalabalık bir kitle vardı ki önce sevindim, ülkede artık daha çok okuma faaliyeti var diye. Fakat alınan bazı kitapları, önünde kuyruk olunan bazı yayınevlerini, bazı yazarları ve tabii alınan kitaptan çok çekilen özçekim(selfie) fotoğraflarını görünce ister istemez bir nitelik-nicelik ayrımına gitmek zorunda hissettim kendimi.
Ben ‘’ne olursa olsun önemli olan bir şeyler okumak’’ kafasında biri değilim. Popüler kültürden ve özellikle ‘’en çok satanlar’’ listelerinden, olabildiğince uzak dururum. Bu yüzden bu tür kitap mezatlarından çok, sahaflarda gezinmeyi severim. Kitabı sadece satan değil aynı zamanda okuyan bir kitapçıdan almayı her zaman tercih ederim.
Modern zamanda insanın zamanı o kadar kısıtlı ki kitap okurken iyi bir seçici olması gerek. Ben her zaman ‘’kötü’’ bir kitap okumaktansa daha önce okuduğum ‘’iyi’’ bir kitabı tekrardan okumayı tercih ederim. Bu yüzden ne kadar listelerden hoşlanmadığımı belirtsem de yukarıda, bazı kitaplar ve yazarlar listesi vereceğim. Bunlar edebiyattan çok (edebiyat zevkleri genel olarak farklıdır ve değişebilir) kültür ve araştırma-inceleme alanından olacak ama bazı çok sevdiğim ve pek bilinmeyen edebi yapıtları da vereceğim bu listede.
EDEBiYAT DENEMELERi-iNCELEMELERi
Selahattin Hilav-Edebiyat Yazıları
Cemal Süreya-Şapkam Dolu Çiçekle
Cemal Süreya-Günübirlikler
Cemal Süreya-Güvercin Curnatası
Müslüm Yücel-Edebiyatta Ölüm ve Öntihar
Mina Urgan-Shakespeare ve Hamlet
Demir özlü-Borges’in Kaplanları
Ece Ayhan-Sivil Denemeler Kara
Ece Ayhan-Aynalı Denemeler
Mehmed Uzun-Dengbejlerim
FELSEFE ÜZERiNE
Macit Gökberk-Felsefe Tarihi
Selahattin Hilav-Felsefe El Kitabı
Selahattin Hilav-Felsefe Yazıları
Selahattin Hilav-Diyalektik Düşüncenin Tarihi
Orhan Hançerlioğlu-Düşünce Tarihi
Bertrand Russell-Sorgulayan Denemeler
OTOBiYOGRAFi VE BiYOGRAFiLER
Saime Göksu-Romantik Komünist
Musa Anter-Hatıratım
Yaşar Kemal-Yaşar Kemal Kendini Anlatıyor
Gün Zileli-Yarılma,Havariler,Sapak(üç kitap)
Vedat Türkali-Komünist
Mina Urgan-Bir Dinazorun Anıları
Müslüm Yücel-Abdullah Öcalan
Hasan Cemal-Kimse Kızmasın Kendimi Yazdım
Feyza Perinçek,Nursel Duruel- Cemal Süreya
Arife Keskiner-Binbir Renk Binbir Çiçek
Denis Bertholet-Sartre
Walter isaacson-Einstein
Margaret Muckenhoupt-Sigmund Freud
DÜŞÜNCELERiNiZi SORGULATACAK KiTAPLAR
Jean Paul Sartre-Aydınlar Üzerine
Edward Said-Oryantilizm(şarkiyatçılık)
Fikret Başkaya-Paradigmanın iflası
Ali Şeriati-Dine Karşı Din
Amin Maalouf-Ölümcül Kimlikler
Emma Goldman-Dans Edemeyeceksem Bu Benim Devrimim Değildir
Bertrand Russell-Aylaklığa Övgü
TARiH
Amin Maalouf-Arapların Gözünde Haçlı Seferleri
Halil inalcık-Osmanlı imparatorluğu Klasik Çağ(1300-1600)
Halil inalcık-Devleti Aliye I-II-III (üç kitap)
Gombrich-Sanatın Öyküsü
BiLiM
Albert Einstein,Leopald infeld-Fiziğin Evrimi
Ramazan Karakale-Atomun Peşinde
Cemal Yıldırım-Bilim Tarihi
Adnan Adıvar-Tarih Boyunca ilim ve Din
EDEBiYAT
Ferit Edgü-Hakkari'de Bir Mevsim
Kafka-Dönüşüm, Dava
Yaşar Kemal-Kuşlar da Gitti
Burhan Sönmez-Masumlar
Mehmet Taşdemir-Huzursuz
Delilik her zaman kişiliğin çökmesi olarak anlaşılmak zorunda değil.Bir büyük atılım olarak da düşünülebilir. Tutsaklık ve varoluşçu ölüm olduğu kadar, özgürleşme ve yeniden doğuşun da tohumlarını taşıyor olabilir.
D. Luing
D. Luing
ben bütün hüzünleri denemişim kendimde
canımla besliyorum şu hüznün kuşlarını
bir bir denemişim bütün kelimeleri
yeni sözler buldum seni görmeyeli
kuliste yarasını saran soytarı gibi
seni görmeyeli
kasketim eğip üstüne acılarımın
sen yüzüne sürgün olduğum kadın
kardeşim olan gözlerini unutmadım
çık gel bir kez daha beni bozguna uğrat
sen tutar kendini incecik sevdirirdin
bir umuttum bir misillemeydin yalnızlığa
şanssızım diyemem kendi payıma
hain bir aşk bu kökü dışarda
olur böyle şeyler ara sıra
olur ara sıra.
Cemal Süreya
canımla besliyorum şu hüznün kuşlarını
bir bir denemişim bütün kelimeleri
yeni sözler buldum seni görmeyeli
kuliste yarasını saran soytarı gibi
seni görmeyeli
kasketim eğip üstüne acılarımın
sen yüzüne sürgün olduğum kadın
kardeşim olan gözlerini unutmadım
çık gel bir kez daha beni bozguna uğrat
sen tutar kendini incecik sevdirirdin
bir umuttum bir misillemeydin yalnızlığa
şanssızım diyemem kendi payıma
hain bir aşk bu kökü dışarda
olur böyle şeyler ara sıra
olur ara sıra.
Cemal Süreya
nefes alan herkes.
görsel
şakası bir yana ; ihtiyacı olmadığı halde yalan söyleyenler, diğer insanların ve canlıların haklarını umursamayanlar, hırsız, bencil, sadakatsiz, sevmeyi ve sevilmeyi beceremeyenler, başkalarının mutsuzluğundan mutlu olanlar, empati yoksunları ve aşırı kibirli insanlar.
görsel
şakası bir yana ; ihtiyacı olmadığı halde yalan söyleyenler, diğer insanların ve canlıların haklarını umursamayanlar, hırsız, bencil, sadakatsiz, sevmeyi ve sevilmeyi beceremeyenler, başkalarının mutsuzluğundan mutlu olanlar, empati yoksunları ve aşırı kibirli insanlar.
"Ne godiva geçer bu yoldan, ne de bir kimse kör olur" dizesine sahip şair.
Şairimiz bu şiirin bütününde rejimin baskısından bahsederken araya ince bir düstur gibi yerleştirdiği bu efsanevi dizeye şunları sığdırmıştır.
Godiva 11. Yüzyıl ingilteresinde bir kasaba Lordunun Ladysidir. Bu kasabanin halkı yüksek vergilerden ötürü şikayetçidir. Godiva da Lorda karşı halki haklı bulur ve halktan yana tavır alır. Lorda baskılar yapar vergileri düşürmesi için. Lakin lord bir süre sonra dayanamaz ve Lady Godiva'ya kabul edemeyeceği bir teklif sunar. Teklif, Lady Godiva'nın çıplak bir şekilde bir at üzerinde tüm kasabadan geçmesidir. Lady Godiva bu teklifi kabul eder, lord şaşırmıştır. Halkı Lady Godiva'ya bakmamalari için tehtid etmiştir. Kimse de bakmamıştır zaten. Bir kişi dışında. O kişi de bakmaya çalışmıştır lakin kör olmuştur.
Yani şairimizin bu küçük dizeye yerleştirdiği mânâ; kimse karşı çıkmıyor baskıcı rejime, karşı çıkan olmayınca güzel sonuçlara katlanacak sonuçlar da elde edilemiyor. Oysa birisi cesaret etse sonuç kaçınılmaz güzeldir.
Üstadımıza en derin saygılarla.
Şairimiz bu şiirin bütününde rejimin baskısından bahsederken araya ince bir düstur gibi yerleştirdiği bu efsanevi dizeye şunları sığdırmıştır.
Godiva 11. Yüzyıl ingilteresinde bir kasaba Lordunun Ladysidir. Bu kasabanin halkı yüksek vergilerden ötürü şikayetçidir. Godiva da Lorda karşı halki haklı bulur ve halktan yana tavır alır. Lorda baskılar yapar vergileri düşürmesi için. Lakin lord bir süre sonra dayanamaz ve Lady Godiva'ya kabul edemeyeceği bir teklif sunar. Teklif, Lady Godiva'nın çıplak bir şekilde bir at üzerinde tüm kasabadan geçmesidir. Lady Godiva bu teklifi kabul eder, lord şaşırmıştır. Halkı Lady Godiva'ya bakmamalari için tehtid etmiştir. Kimse de bakmamıştır zaten. Bir kişi dışında. O kişi de bakmaya çalışmıştır lakin kör olmuştur.
Yani şairimizin bu küçük dizeye yerleştirdiği mânâ; kimse karşı çıkmıyor baskıcı rejime, karşı çıkan olmayınca güzel sonuçlara katlanacak sonuçlar da elde edilemiyor. Oysa birisi cesaret etse sonuç kaçınılmaz güzeldir.
Üstadımıza en derin saygılarla.
kasım 1922'de yayımlanan güleryüz dergisinin kapağında bulunan karikatürdür.
(img:#1634694)
büyük taarruz sona ermiş, işgalciler izmir'den denize dökülmüş, nihai zafer kazanılmış.
halk artık yarınlarına güvenle, gururla bakıyor.
ve güleryüz dergisi de hain damat ferit'i korku ve endişe ile, büyük kurtarıcıyı ise vakar ve azametle tasvir etmiş...
(img:#1634694)
büyük taarruz sona ermiş, işgalciler izmir'den denize dökülmüş, nihai zafer kazanılmış.
halk artık yarınlarına güvenle, gururla bakıyor.
ve güleryüz dergisi de hain damat ferit'i korku ve endişe ile, büyük kurtarıcıyı ise vakar ve azametle tasvir etmiş...
'' neylersin ? '' adlı şiiri en bilinen şiirlerinden biri olan fransız şair.
--spoiler--
'' kapılar tutulmuş, neylersin ?
neylersin içeride kalmışız ?
şehir yenilmiş, açlıktır başlamış,
neylersin ?
neylersin karanlık da bastırmış ?
sevişmezsin de neylersin ? ''
--spoiler--
ikinci dünya savaşı sırasında fransız halkının mücadelesini taçlandıran, moral verici şiirler yazmıştır. çok sevdiği eşi gala' nın ölümünden sonraysa vefat etmiştir.
--spoiler--
'' kapılar tutulmuş, neylersin ?
neylersin içeride kalmışız ?
şehir yenilmiş, açlıktır başlamış,
neylersin ?
neylersin karanlık da bastırmış ?
sevişmezsin de neylersin ? ''
--spoiler--
ikinci dünya savaşı sırasında fransız halkının mücadelesini taçlandıran, moral verici şiirler yazmıştır. çok sevdiği eşi gala' nın ölümünden sonraysa vefat etmiştir.
Sırbistan’ ın başkenti belgrad’ da bulunan ve kendi adını taşıyan müzede kişisel eşyaları, icatları, elektrik akımı üzerine çalışmaları sergilenen, bir slayt gösterisi ile hayatı anlatılan değerli bilim adamı. Havaalanlarından birine de adı verilmiştir.
Asla tükenmeyecek bir hediyeye karar vermiş kişidir.
Bana bile sürpriz oldu. Belki ileride anlatırım nasıl olduğunu.
Kimseye aktroll diye işlem yapmam arkadaşlar merak etmeyin ahah.
Aslında uzun bir süre kimseye işlem yapacağımı sanmıyorum, öncelikle çözmem gereken bir sürü yeni buton var. Bi soluklanmak lazım, kimse Demir yumruk beklemesin ahah.
Özellikle uyuz olduğum bir şey vardı, gammaz entryleri haftada bir siliniyordu. Bu yüzden 3 saatte bilmem kaç tane gammaz entrysi okuyup işlem yaptım. Rezil rezil entryler günlerce durmamalı bence. Artık giydirdiği moderasyonun adamı olur demişler... Sürekli moderasyona giydiriyordum evet, belki yine giydiririm, neden olmasın?
Bugüne kadar nasıl takıldıysam aynı şekilde takılacağım. Daha az polemiğe girerim hepsi bu.
Aslında bu şeyi hakeden başka iyi yazarlar da var. Sözlüğün selameti için de çok iyi olur. Darısını onların da başına diliyorum.
Kimseye aktroll diye işlem yapmam arkadaşlar merak etmeyin ahah.
Aslında uzun bir süre kimseye işlem yapacağımı sanmıyorum, öncelikle çözmem gereken bir sürü yeni buton var. Bi soluklanmak lazım, kimse Demir yumruk beklemesin ahah.
Özellikle uyuz olduğum bir şey vardı, gammaz entryleri haftada bir siliniyordu. Bu yüzden 3 saatte bilmem kaç tane gammaz entrysi okuyup işlem yaptım. Rezil rezil entryler günlerce durmamalı bence. Artık giydirdiği moderasyonun adamı olur demişler... Sürekli moderasyona giydiriyordum evet, belki yine giydiririm, neden olmasın?
Bugüne kadar nasıl takıldıysam aynı şekilde takılacağım. Daha az polemiğe girerim hepsi bu.
Aslında bu şeyi hakeden başka iyi yazarlar da var. Sözlüğün selameti için de çok iyi olur. Darısını onların da başına diliyorum.
bu olay tamamen fransa'nın ipneliği, osmanlı'nın paraya muhtaç olmasından kaynaklıdır.
zira avrupa'da, özellikle fransa'da sokak köpekleri kimya/parfüm sanayi için katledilerek kullanılıyordu.
bu sebeple avrupa sokaklarında neredeyse tek bir köpek kalmamıştı.
bunun üzerine fransızlar, "sokak köpeklerini toplayıp bize satın" teklifi ile geldiler osmanlı'ya.
her köpek başına para ödemeyi teklif ettiler.
koskoca devlet-i aliye de bütün imkanlarını seferber ederek istanbul'daki sokak köpeklerini toplatmaya başladı.
ilk başlarda mahalleliler buna engel oldular.
zira her köpek mahallesinin, sokağının bir sakiniydi.
bunun üzerine kolluk kuvvetleri devreye girdi.
sokak köpeklerini korumaya çalışan halk darp edildi, nezarete atıldı hatta.
lakin halk köpekleri sahiplenmekten vazgeçmedi.
toplanan köpekler ilk başta tophane'de bir yerde toplandı ve fransa'nın alması bekletildi.
bu esnada istanbul halkı bu toplanma yerine baskın yaparak binlerce sokak köpeğini kurtardı.
köpekleri almaya gelen fransız gemisi ise boş dönmek zorunda kaldı.
lakin osmanlı fransa'dan gelecek parayı düşünerek bu işten vazgeçmedi, sokak köpeklerini yeniden toplamaya başladı.
kısa süre zarfında tam 80 bin sokak köpeği yeniden toplatıldı.
bu sefer halkın köpekleri yeniden kurtarmasını engellemek için tophane'deki köpeklerin bekletildiği alana bir tabur asker sevk edildi ve halkın bölgeye yaklaşması engellendi.
fakat günler geçtikçe bu kadar köpeğin beslenmesi sorun yarattı.
köpekleri almak için fransa gemi göndermeyince, osmanlı köpekleri sivri ada'ya gönderdi.
sivri ada'da bir süre beslenen, bakılan köpekler, fransa'nın anlaşmadan vazgeçtiğini bildirmesi üzerine kaderlerine terk edildi.
bir süre sonra sivri ada'da kaderine terk edilen köpekler açlık ve susuzluktan dolayı ölmeye başladılar, hatta birbirlerini yediler.
insanlık dışı bir vahşetin yaşandığı o dönemlerde istanbul'un anadolu yakasında oturanlar adadan gelen köpek seslerinden geceler boyu uyuyamadılar, ilerleyen günlerde de tüm anadolu yakasını ölmüş köpek kokusu sardı.
insanlar bu vahşeti uzun süre unutamadılar ve bunun bir uğursuzluk getireceğine inandılar.
gerçekten de 1.5 sene sonra 1912'de istanbul'da büyük bir deprem meydana geldi.
işte bu deprem çoğu insana göre o zavallı sokak köpeklerinin ahıydı...
iş bu depreme halk, küçük kıyamet adını verdi.
bu sebeple sivri ada'ya "hayırsız ada" da denilmeye başlandı...
görsel
osmanlı döneminde meydana gelen bir başka hayvan katliamı için;
maymun soykırımı; (bkz: #37471836)
zira avrupa'da, özellikle fransa'da sokak köpekleri kimya/parfüm sanayi için katledilerek kullanılıyordu.
bu sebeple avrupa sokaklarında neredeyse tek bir köpek kalmamıştı.
bunun üzerine fransızlar, "sokak köpeklerini toplayıp bize satın" teklifi ile geldiler osmanlı'ya.
her köpek başına para ödemeyi teklif ettiler.
koskoca devlet-i aliye de bütün imkanlarını seferber ederek istanbul'daki sokak köpeklerini toplatmaya başladı.
ilk başlarda mahalleliler buna engel oldular.
zira her köpek mahallesinin, sokağının bir sakiniydi.
bunun üzerine kolluk kuvvetleri devreye girdi.
sokak köpeklerini korumaya çalışan halk darp edildi, nezarete atıldı hatta.
lakin halk köpekleri sahiplenmekten vazgeçmedi.
toplanan köpekler ilk başta tophane'de bir yerde toplandı ve fransa'nın alması bekletildi.
bu esnada istanbul halkı bu toplanma yerine baskın yaparak binlerce sokak köpeğini kurtardı.
köpekleri almaya gelen fransız gemisi ise boş dönmek zorunda kaldı.
lakin osmanlı fransa'dan gelecek parayı düşünerek bu işten vazgeçmedi, sokak köpeklerini yeniden toplamaya başladı.
kısa süre zarfında tam 80 bin sokak köpeği yeniden toplatıldı.
bu sefer halkın köpekleri yeniden kurtarmasını engellemek için tophane'deki köpeklerin bekletildiği alana bir tabur asker sevk edildi ve halkın bölgeye yaklaşması engellendi.
fakat günler geçtikçe bu kadar köpeğin beslenmesi sorun yarattı.
köpekleri almak için fransa gemi göndermeyince, osmanlı köpekleri sivri ada'ya gönderdi.
sivri ada'da bir süre beslenen, bakılan köpekler, fransa'nın anlaşmadan vazgeçtiğini bildirmesi üzerine kaderlerine terk edildi.
bir süre sonra sivri ada'da kaderine terk edilen köpekler açlık ve susuzluktan dolayı ölmeye başladılar, hatta birbirlerini yediler.
insanlık dışı bir vahşetin yaşandığı o dönemlerde istanbul'un anadolu yakasında oturanlar adadan gelen köpek seslerinden geceler boyu uyuyamadılar, ilerleyen günlerde de tüm anadolu yakasını ölmüş köpek kokusu sardı.
insanlar bu vahşeti uzun süre unutamadılar ve bunun bir uğursuzluk getireceğine inandılar.
gerçekten de 1.5 sene sonra 1912'de istanbul'da büyük bir deprem meydana geldi.
işte bu deprem çoğu insana göre o zavallı sokak köpeklerinin ahıydı...
iş bu depreme halk, küçük kıyamet adını verdi.
bu sebeple sivri ada'ya "hayırsız ada" da denilmeye başlandı...
görsel
osmanlı döneminde meydana gelen bir başka hayvan katliamı için;
maymun soykırımı; (bkz: #37471836)